YOLUN AÇIK OLSUN BANDIRMA VAPURU! - Vətən Naminə

Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a hareketinden yaklaşık iki yıl önce,

Büyük olasılıkla yapılacaklar değerlendirmesininin yapıldığı
Vahdeddin’in, 1917’de veliahd olduğu sırada yaptığı Almanya ziyaretine ordu temsilcisi olarak Mustafa Kemal Paşa’da katılır.

İkisinin beraber olduğu tek fotoğraf karesi bu toplantı sonrasına aittir.

Vahdettin Han Padişah olduktan sonra;
Mustafa Kemal’i verilecek çok gizli görevi tebliğ etmek için Yıldız Sarayı’na çağırır, koskoca odalar varken küçücük bir salonda başbaşa görüşürler.

Bu görüşmeyi Mustafa Kemal Paşa’nın kendisinden dinleyelim:
Yıldız Sarayı’nın ufak bir salonunda Vahideddin’le âdeta diz dize denecek kadar yakın oturduk. Sağında dirseğini dayamış olduğu bir masa ve üstünde bir kitap var. Salonun Boğaziçi’ne doğru açılan penceresinden gördüğümüz manzara şu: Birbirine muvazi (paralel) hatlar üzerinde düşman zırhlıları! Bordalarındaki toplar, sanki Yıldız Sarayı’na doğrulmuş! Manzarayı görmek için, oturduğumuz yerlerden başlarımızı sağa-sola çevirmek kâfi idi.
Vahideddin, hiç unutmayacağım şu sözlerle konuşmaya başladı:
– Paşa, paşa, şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin. Bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir.
Elini demin bahsettiğim kitabın üstüne bastı ve ilâve etti:
– Tarihe geçmiştir.
O zaman bunun bir tarih kitabı olduğunu anladım. Dikkatle ve sükûnla dinliyordum:
– Bunları unutun, dedi. Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Paşa, devleti kurtarabilirsin!
…Kendisine basit cevaplar verdim:
– Hakkımdaki teveccüh ve itimada arz-ı teşekkür ederim. Elimden gelen hizmette kusur etmeyeceğime emniyet buyurunuz.
– Merak buyurmayın efendimiz, dedim. Nokta-i nazar-ı şâhânenizi (görüşünüzü, düşüncenizi) anladım. İrâde-i seniyeniz (emriniz) olursa hemen hareket edeceğim ve bana emir buyurduklarınızı bir an unutmayacağım.
‘Muvaffak ol!’ hitâb-ı şahânesine mazhar olduktan sonra, huzurundan çıktım”…
Ve;
Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a gitmeden bir kaç hafta öncesinden Padişahın yaveri olduğunu belirten kordonu askeri üniformasına takar.

Osmanlı’nın elindeki en modern gemilerden biri olan Bandırma Vapuru Mustafa Kemal Paşa ve ekibine tahsis edilir.

Mustafa Kemal Paşa;
“İsmet sen de gel” dese de İnönü kabul etmez.
Mustafa Kemal’in ailesi yoktur; İsmet Paşa, büyük olasılıkla ailesini bırakmamak için gelmese bile;Mustafa Kemal, İsmet İnönü’nün gelmemesini asla unutmaz.
9. Kolordu Müffettişi yetkisi (Mirliva); Karadeniz’deki Rumları koruma göreviyle;
25 gemi mürettebatının haricinde; 23 subay ve memur ile 25 astsubay, erbaş ve er Piyade Yüzbaşı Tokatlı Vasfi Efendi’nin, yani sonraki senelerin milletvekili Mustafa Vasfi Süsoy’un eşi, iki kızı ve oğlu’nun da bulunduğu Bandırma Vapuru, en ağır yük olan Devlet Aklını da yükleyerek 16 Mayıs 1919’da Samsun’a doğru hareket eder.
General Rafet Bele’nin ifadesine göre gemide 25 tane de at bulunuyordu.
Mürettebata dikkat eden bir Fransız Yüzbaşı, hiç vakit kaybetmeden telefona sarılır ve İstanbul Boğazı’ndan gemilerin geçişinden sorumlu İngiliz Binbaşı’yı arar;
“Bunların niyeti başka, gemide 26 Kurmay Subay var (abartır), geminin geçişine izin verilmemelidir” der.
İngiliz Binbaşı
“Padişah’ın garantisi var, kaygılanma” dese de ikna olmaz, tekrar tekrar arar ve en sonunda İngiliz Binbaşıyı ikna eder, ama;
Bandırma Vapuru, artık İstanbul Boğazı’nı geçmiş; çoktan Karadeniz’in hırçın sularında Samsun’a doğru yol almaya başlamıştır.
Zaman makinasına binip, kontağını çalıştırıp 105 Yıl öncesine dönersem; dönersek:
“Yolun açık olsun Bandırma Vapuru”
“Yolun açık olsun Mustafa Kemal Paşa ve kaderdaşları”
“Yolun açık olsun; danışıklı dövüşle kamufle edilmiş, Devlet Aklı”
Bandırma Vapuru Samsun’a doğru hareket ederken, sizler de;
Sağlık, huzur, saygıyla kalın!